Gazete Duvar’ın kapısından girdiğimde 24 yaşında telaşlı, çok
acemi ve her an hata yapmaya hazır bir editör adayıydım. Haber
merkezinden çıkarken ise artık hayatımın 4’te 1’ini geçirdiğim bir
yer olmuştu gazetem. Şimdi, 9 yıla yakın bir geçmişe saygı duruşu
vakti…
Bitmeyecek bir rüya gibiydi Gazete Duvar. Kurucu Genel Yayın
Yönetmenimiz Ali Duran Topuz’un “Bilgisayarın budur genç adam”
demesiyle başlayan heves, yıllar içinde vazgeçilmez bir yaşam
biçimine dönüştü.
Yalnızca gazeteciliği değil; yaşamı da burada öğreniyordum.
Sabrı, empati yapabilmeyi, çok yönlü düşünebilmeyi burada
kavrıyordum. Zihinsel beslenme kaynağım da buradaydı, var olma
biçimim de…
Ve bu ülkeye, gazeteciliğe olan inancımın güç bulduğu yer de
Gazete Duvar’dı. Alnımın akıyla “Duvarcıyım” diyebilmek müthiş bir
lükstü.
Tabii ki bu yolculuğun başında üstümde emeği olan çok insan var.
Başta Ali Duran Topuz’a, Süleyman Çeliker’e, Özgür Topuz’a ve Özlem
Akarsu Çelik'e çok teşekkür ederim. Varlıkları her zaman güçtü,
öğrettikleri her zaman benimle olacak.
Yıllarca yan yana mesai yapmaktan onur duyduğum Erdal Erkasap,
Nergis Demirkaya, Devrim Kalkan, Şebnem Babat, Ogün Işık ve Eren
Güvendik nezdinde Duvarcılar’ın tüm “yarenlerine” minnet borçluyum.
Her bir mesai arkadaşımdan çok şey öğrendim, isimleri her zaman
kalbimin en güzel yerinde yankılanacak. Hep var olacaklar.
Elbette can dostum Hacı Bişkin ve Genel Yayın Yönetmenimiz Barış
Avşar için ne desem eksik kalacak.
Bizim bir hikâyemiz var… Kaldığımız yerden yazmaya devam
edeceğiz. Birbirimizin “tam düşecekken tutunduğu tuğla” olmaktan
vazgeçmeyeceğiz.
Gazete Duvar; evim, okulum ve yoldaşım olarak yaşamaya
devam edecek.